AKP Sağcı mı? – Bu Soru Basit Bir Etiketlemeyle Geçiştirilemez
Merhaba dostlar — Bu konuda dürüstçe düşünelim
Şöyle bir hayal edin: Siyasi etiketler — sağ, sol, liberal, muhafazakâr gibi — birer giysi gibi. Ama bazı giysiler o kadar karmaşık ki, birden fazla parçadan oluşuyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) nin “sağcı mı?” olduğu sorusu da tam böyle: basit bir etiket, ama altı dolu, parçalı, bazen birbirine zıt yönleri olan bir yapısı var. Yani “evet” demek kadar “hayır” demek de kolay değil. Ama ne olursa olsun, birlikte düşünmeye değer.
AKP’nin Kökeninde Ne Var?
AKP, 2001’de kuruldu. Parti kendisini “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlıyor. ([Vikipedi][1])
Ancak dış kaynaklara göre parti ideolojisi millî muhafazakârlık, sosyal muhafazakârlık, sağ-popülizm ve “Yeni Osmanlıcılık” gibi sağcı damgalarla tanımlanıyor. ([Vikipedi][2])
Başlangıcında, eski “geleneksel” İslamcı çizgiden kopuş ve daha kapsayıcı, demokratik görünümlü bir söylem vardı. AKP’nin kuruluşu, eski radikal İslamcı partilerden bir dönüşüm vaadiyle geldi. ([Taylor & Francis Online][3])
Yani köklerine bakıldığında hem muhafazakâr-muhafazakârlık, hem İslamî referanslar var; ama AKP, başlangıçta kendisini eski marjinal İslamcı partilerden ayrıştırmaya çalıştı.
Günümüzde AKP: Sağcı, Popülist, Milliyetçi – Aynı Anda Birçok Rol
AKP’nin günümüzdeki siyaset tarzına baktığımızda, şu özellikler öne çıkıyor:
AKP, devletin kurumlarında, hukuksal düzenlerinde, medya ve kamu yapılarında köklü değişiklikler yaptı; bu da toplumsal dönüşümle birlikte “kültürel muhafazakârlık + devletleşme” karışımı bir model yarattı. ([Middle East Institute][4])
Partinin söylemlerinde “milliyetçilik”, “ulusal kimlik”, “dinî-moral değerler” öne çıkıyor — bu, Türkiye’de geleneksel “sağ” algısıyla güçlü şekilde örtüşüyor. ([PolitPro – Politik, News & Wahltrends][5])
Aynı zamanda ekonomik alanda neoliberal serbest piyasa politikalarına yöneldiği, bu da klasik sağ partilerde sık görülen bir ekonomik çizgi. ([Vikipedi][1])
Ancak AKP’nin “popülist” yönü de güçlü: Halk–elit, dış dünya–iç dünya, laikçi–muhafazakâr kutuplaşmaları üzerinden siyaset yapıyor. Bu, sağcı ama aynı zamanda pragmatik, değişime açık ve manipüle edilebilir bir yapı demek. ([Taylor & Francis Online][3])
Bu nedenle, AKP’yi sadece “sağcı” diyerek etiketlemek doğru olabilir — ama parti o kadar çok yönlü ki, bu etiket her şeyi kapsamayabilir.
AKP’nin Sağcı Yapısının Zayıf Yanları — Ve Tartışmalı Noktaları
Parti, kuruluşunda “laik olmayan ama demokratik” bir söylem benimsese de zamanla devletin laik, seküler kurumlarını zayıflattığı, yargı, medya, eğitim gibi alanlarda “tek-tip”leşmeye yöneldiği eleştiriliyor. ([Taylor & Francis Online][3])
“Yeni Osmanlıcılık”, “millî kimlik–dinî aidiyet” üzerinden yapılan siyaset, çok kültürlü, demokratik çoğulcu bir anlayışı zayıflatıyor. Bu da Türkiye’nin geleneksel laik ve demokratik Cumhuriyet mirasıyla çarpışan bir yön. ([ISPI][6])
Popülist söylem — “elitler vs halk”, “yabancı tehdit vs yerli savunma”, “dış düşman vs milli birlik” — zaman zaman anayasa, hukukun üstünlüğü, bireysel haklar gibi demokratik kuralları gölgede bırakabiliyor. Bu da – sağcı olmayla birlikte – otoriterleşme riskini artırıyor. ([Taylor & Francis Online][3])
Ekonomik politikalar ise bazen neoliberalizm – ama sosyal politika ve devlet müdahalesi dengesi konusunda belirsizlikler içeriyor; bu da “sosyal muhafazakârlık + piyasa serbestliği” karışımı bir model yaratıyor; bu model her zaman istikrarlı değil. ([Vikipedi][1])
Yani AKP’nin sağcı yapısı, hem toplumsal değerleri hem devlet yapısını hem de ekonomiyi dönüştürmeye çalışıyor — bu da “sağ” olmanın ötesinde, “yeni bir model” iddiası.
Bu Modelin Türkiye’ye Gelecekte Ne Getirebileceği?
AKP’nin bugünkü çizgisi, Türkiye’de sadece sosyal-moral dönüşümü değil; aynı zamanda devletin kimliğini, hukuksal çerçevesini, vatandaş–devlet ilişkisini yeniden biçimlendirdi. Bu durumda:
Türkiye, laik–seküler Cumhuriyet mirasından giderek uzaklaşabilir; bu da toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebilir.
“Milliyetçilik + din + devlet” örüntüsü, farklı kimliklerin (Etnik, dinsel, politik) temsilini zayıflatabilir; bu da demokratik çoğulculuğu ve toplumsal barışı tehdit edebilir.
Ekonomik belirsizlik, hak/emek dengesi, insan hakları alanında yaşanan gerileme, toplumsal adalet algısını zedeleyebilir.
Öte yandan, bu model Türkiye’yi farklı bir yöne çekerse — kimlik bazlı siyaseti kökleştirirse — bu, ülkenin hem iç hem dış politikasını radikal biçimde dönüştürebilir.
Peki, Soru Şöyle: AKP Gerçekten “Sağcı” mı — Ya da Ötesi mi?
AKP’yi sadece “merkez sağ” olarak tanımlamak, partinin toplumsal dönüşüm ve devlet yapısı üzerindeki derin etkilerini küçümsemek olur mu?
“Sağcı” diyerek geçiştirilen bu parti, aslında Türkiye’nin siyasi, kültürel ve hukuksal haritasını yeniden çiziyor — bu ne kadar normal, ne kadar demokratik?
AKP’nin dayattığı değerler sistemi, geçmişin “sol–sağ” eksenini geçersiz kılıyor mu — yoksa dönüp dolaşıp yine aynı kutuplaşmanın içinde miyiz?
Bu yüzden, evet — AKP sağcıdır. Ama AKP aynı zamanda Türkiye’de “sağ”ın ötesine geçmiş, karışık, değişken, çok yönlü bir siyaset pratiğini temsil ediyor. Ve bu karmaşıklık, eninde sonunda toplumsal geleceğimizi şekillendirecek.
Unutmayalım ki: Politik etiketler, sadece başlangıç. Asıl mesele — bu etiketin arkasında ne olduğudur.
[1]: “Adalet ve Kalkınma Partisi – Vikipedi”
[2]: “Justice and Development Party (Turkey)”
[3]: “The AKP, religion, and political values in contemporary Turkey …”
[4]: “RELIGION, NATIONALISM, AND POPULISM IN TURKEY UNDER THE AKP”
[5]: “Turkey: Political parties at a glance”
[6]: “Islamist Civilizational Politics and the AKP: Turkey’s Role in a …”